HALK SAĞLIĞINA SAPLANAN HANÇER

 

Zaman zaman düşündüğümüz bazı konular olur. Günlük hayatın olağan düşünceleridir bunlar. Çocuklarımızın okulunu, gireceği sınavları, üniversitede okuyacağı bölümü, yabancı dil eğitimini düşünürüz. Mesela otomobilimizin muayenesini, bireysel emekliliğimizi, kredi kartımızın extresini, ev kredimizin taksidini, elektrik, doğalgaz faturamızı takip eder, yazılı ve görsel basından öğrenebildiğimiz kadarıyla seçimlerde ne olacğını merak ederiz.

 

Veteriner hekimler ek olarak başka konular da düşünür. Bunlar ciddi konulardır. Mesela Ahmet bey’ in köpeğinin kanserini, Şule Hanım’ın kedisinin idrar yolu problemini düşünürüz , düşünürüz çünkü hayvan sahibinin üzülmemesini, yakın dostlarımızın acı çekmemesini isteriz. “X” işletmenin kanatlı hayvanlarının beslenmesini, Mehmet Amca’nın ineğinin tohumlama zamanını, meraya çıkan koyunların paraziter hastalıklarını, bölgesinde çıkan kuduz hastalığını, şarbonu, şap hastalığını, tavuk vebasını, mavi dil hastalığını ……. düşünürüz, düşünürüz çünkü çiftçimizin geçim kaynağıdır. Hepimizin düşündüğü, takip ettiği konuları onlar da takip edebilsin, canı sıkılmasın isteriz. Çoluğunun çocuğunun nafakasını çıkartsın isteriz.

 

Tatarcık sinekleri ile mücadele etmezsek leishmania hastalığının hem insanları hemde hayvanları kapsayacak şekilde salgın oluşturabileceğini de düşünür, et parçalama tesislerinde hijyen kurallarının uygulanmaması sonucu gıda zehirlenmesine maruz kalacak insanları da düşünürüz. Bunların hepsini bir hekim olarak, halk sağlığının temel koruyucu mesleğinin erbabı olarak düşünürüz. Hem de zengin, fakir, köylü, kentli demeden düşünürüz.

 

Mezbahalarda hayvanlarımız eziyet görmeden kesilsin, kullanılan ilaçların arınma süresine dikkat edilsin, hijyen kurallarına uyulsun, soğuk zincir bozulmasın diye de düşünürüz. Türkiye’ de her gün binlerce hayvanın etinin sağlıklı koşıllarda halkımıza ulaşması için uğraşırız. Bunların hepsini veteriner hekim olarak düşünürüz. Çok daha önemli bir şeyi daha düşünürüz. Zoonoz hastalıklara sahip hayvanaların hastalıklı organ ve etlerinin kontrolünü yaparak salgınlara yol açmamasını düşünürüz. Biliriz ki o gıdalardan yaşlımız, gencimiz, kadınımız, çocuğumuz karnını doyurur beslenir.

 

Sanki gizli bir el bunları düşünmemizi istemiyor gibi. Sanki gizli bir kuvvet halkın sağlığının teminatı olmamızı istemiyor gibi. Çünkü son yıllarda sağlıkda şiddet kapsamına alınmayan bu meslek mensuplarına şiddet olağan haline gelmeye başladı. Sorgun ilçesinde bir mezbahada sorumlu veteriner hekim bıçaklı saldırıya uğrayıp, hayatını kaybetti. Mesleğimize dokunan o gizli ve kirli eller adeta bunların olmasına çanak tuttu, tutuyor..

 

Kesimhaneler özel yerlerdir. Hijyen kuralları gereği vatandaşın tesis içinde olmaması gerekir. O kanlı eller oraya el kol sallaya sallaya giriyor, bırakın normal kıyafetle girmeyi üzerinde bıçakla giriyor. Halk sağlığının koruyucusu hekime saldırabiliyor.

 

Bundan bir kaç gün önce yine bir veteriner hekime saldırı görüntüleri medyaya düştü. Daha önceleri kliniğinde saldırya uğrayanlar, tehtid edilenler, hakarete uğrayanların haddi hesabı yok. Şimdi bu kanlı veya kirli eller; ali kıran baş kesen edalarıyla veteriner hekimlerin üzerine kabus gibi çökerse halk sağlığı, koruyucu hekimlik diye bir şey kalır mı? Yukarıda bahsettiğim hem mesleki hemde insani olarak düşünülmesi gereken konuları irdeleyebilmek için önce yaşamak, hayatta kalmak gerekir. Bu gün bir meslektaşımız artık bunları düşünemez, çünkü hunharca katledildi. Artık çocuklarının geleceğini düşünemeyecek, okulunu, eğitimini seçeceği mesleği düşünemeyecek aliesi bundan sonra onsuz yaşamaya çabalayacak. Üstüne bir babayı, bir eşi, bir evladı kaybetmenin acılarını yaşayacaklar. Çünkü bu onurlu veteriner hekim halk sağlığını düşünerek çalıştığı işyerinde katledildi. Sadece ona değil halkın sağlığına da bıçaklar saplandı. Hayatı yitip giden meslektaşımızın ardından artık veteriner halk sağlığı da can çekişmeye başlamıştır. Bu günden sonra artık kimse daha güvenli hissetmeyecek, çünkü meslektaşlarımın özgürce karar vermesinin önünde tehtidler olacak, emniyet güçleri onları KORUMAMAYA devam edecek, meclis onları sağlık personeli olarak GÖRMEMEYE devam edecek, Sorgun ilçesi katili gibi insanlar daha da cesaretli olacaklar. Tarım bakanlığı veteriner hekimlerin karar almasının önündeki engelleri KALDIRMAYACAK. Bunları nereden mi biliyoruz ?

Kehanet değil içinde yaşıyoruz.

 

Sinan OKÇUOĞLU